Türk Edebiyatının ustalarından ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Karabük için şiir yazdığını biliyor muydunuz? Şimdiye kadar bu konuda Karabük İl Kültür Müdürlüğü olsun, İl Milli Eğitim Müdürlüğü olsun hiç bir çalışma yapmadılar ne yazık ki…
Ünlü şair Fazıl Hüsnü Dağlarca bu şiirini Karabük Demir Çelik Fabrikalarının temelinin atılması ve fabrikanın üretime geçmesi ardından yazmıştır.
Tarihe not düşmek için bu satırları yazmak istedim. Karabük’te en azından İlköğretim Okullarında Atatürk Haftasında bu şiir okunsa ve ünlü şairin bu şiiri neden yazdığı açıklanmaya çalışılsa, Karabüklü öğrenciler bu şiiri bilse iyi olmaz mı?
Atatürk Karabük’tedir şimdi
Eli yüreğindedir
Yaşamaya başlar daha
Yok olduğumuz yerden
Dinelmiştir tunç
Sevgilerle dışarı
Demiri erittiğimiz günlerden
Karabük’tedir Atatürk
Tarih öncesinde kımıldamış
Bir tohum
Bir yeşerti
Bir sürgün
Bir yaprak
Bir dal
Bir ağaçtır
Karışır avucumuzdaki kuşlara
Yeniden doğrulmuştur söylencesi tunç
Çağdaş kuruluşlardan dışarı
Gelecek kurtuluşlara…
Fazıl Hüsnü Dağlarca Kimdir?
26 Ağustos 1914 İstanbul doğumlu. Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey’in oğludur, ilköğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan’da, ortaöğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nde 1933 yılında tamamladı. Aile, Ataç, Çağrı, Devrim, İnkılapçı Gençlik, Kültür Haftası, Türkçe, Türk Dili, Türk Yurdu, Varlık, Vatan, Yeditepe, Yücel, Yenilik, Yön, gibi dergi ve gazetelerde şiirlerini yayımladı. 1935’te piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu’nun, Trakya’nın pek çok yerini dolaştı. Ordudaki hizmeti on beş yılı doldurunca, ön yüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950’de ayrıldı. 1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı’nda iş müfettişi olarak İstanbul’da çalıştı. Buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray’da “Kitap” kitapevini açtı ve yayıncılığa başladı. Ocak 1960-Temmuz 1964 yılları arasında dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. İlk yazısı 1927’de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir, İstanbul dergisinde 1933’te çıkan “Yavaşlayan Ömür” adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılâpçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. Bugüne kadar kendisine bir çok ödül verilen şair 1967’de ABD’deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından “En iyi Türk Şairi” seçilmişti. Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyesiydi. Dil Devrimine ilişkin düşüncelerini Türk Dil Kurumu Koçaklaması’nda şöyle dile getirmiştir:
“Türk Dil Kurumunu kurarken/ Mustafa Kemal’in/ Tek mutsuzluğu vardı/ Türkçeyi sevdiğini/ Daha Türkçe söyleyememek/ Kimilerinin/ Şimdi/ Tek mutluluğu var/ Türkçeyi sevdiklerini/ Daha Osmanlıca söylemek. …”
Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, bu yüzden hiç bir edebî akım ve kişiden etkilenmeden kendi kozasını örer. Çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştır. Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler:
“ Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir. ”
Türkçeye bakışını ise “Türkçem, benim ses bayrağım” diyerek Türkçe Katında Yaşamak adlı şiirinde sergilemiştir.
“Türk şiirinin büyük şairi” olarak tanımlanan Dağlarca, 94 yaşında zatürre tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.[2] Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, bu yılın ilk aylarında yaptığı bir röportajda ölümünden sonra Kadıköy’de yaşadığı evin müze haline getirilmesini vasiyet etmişti. Evini Kadıköy Belediyesi’ne bağışlayan Dağlarca, Mühürdar Caddesi’ndeki evinde kendisini ziyaret eden Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk’e, evinin müzeye dönüştürülmesi için vasiyette bulunmuştu. 20 Ekim 2008’de Karacaahmet Mezarlığına defnedilmiştir.
6236