Hiç unutmuyorum, dün gibi aklımda 7-8 yaşlarındaydım babaannem büyük bir tencerede aşûre yapar mahallede komşularımıza tek tek ben dağıtırdım. Babaannem rahmetli olduktan sonra annem de aşûre yapmaya devam etti. Tabi o zamanlar evin en küçüğü kardeşim Mustafa olduğu için komşulara aşûre dağıtımını o üstlenmişti. Komşularımız da bize aşûre gönderirdi. Her birinin “farklı” ve apayrı bir “güzellik” olduğunu söylemezsem haksızlık etmiş olurum.
1980 öncesinde mahallemizde Laz, Kürt, Alevi komşularımız vardı ve biz hiç ayrı-gayrı bilmezdik, çünkü büyüklerimizden saygıyı, hürmeti, ikramı, paylaşmayı öğrendik.
Komşularımızla hep birlikte, düğünde eğlenir, cenaze olduğu zaman hep birlikte yas tutar, acıyı paylaşırdık.
*** *** ***
İki ay kadar önce bir arkadaşımın işyerinde tanıştığım, Karabük Üniversitesi’nde okuyan kız öğrenci geçen gün ziyaretime geldi. Karabük dışından gelen her öğrenci gibi yurt sorunu vardı, şükürler olsun bu sorun çözüldü.
Doğu illerimizin birinden Karabük’e gelen üniversite öğrencisi kızımız ilk gördüğümde “türbanlı” değildi ziyaretime geldiği zaman birden tanıyamadım…
Neyse…
Sohbet ettik, üniversiteden Karabük’ten, Karabük esnafından konuştuk derken bir ara özellikle şu sözleri bir kaç defa tekrarladı; “Kapandım ama şunu bilmenizi istiyorum ATATÜRK’e sevgim ve saygım var”
…
Ülkede yaşanan sıkıntıları çözüm yollarını, çarelerini konuştuk en önemlisi üniversiteli kardeşimizin ideallerini konuştuk…
Sohbetin sonuna doğru aynı görüşte, aynı düşüncelerde birleştik. Bu görüş birliği aramızda güven ortamı oluşturdu ki, gitmeye yakın çekinerek ve kısık bir sesle; “BEN ALEVİYİM” dedi.
Alevi olduğunu çekinerek söyleyen üniversiteli kardeşime bizim mahallemizde Alevi komşularımız olduğunu ve hiçbir sorun yaşamadığımızı anlatmaya çalıştım. Daha doğrusu, gerçeği söylemek gerekirse o an ne diyeceğimi bilemedim.
*** *** ***
Canım çok sıkılmıştı çünkü karşımda bir genç kız korkarak, çekinerek, “Aleviyim” diyordu.
Bizleri ayrıştırmak, ötekileştirmek, bölmek isteyenler kirli emellerine ulaşmaya çalışıyorlar.
Bu topraklarda yüzlerce yıl kardeşçe yaşadıklarımızla bizi düşman etmek isteyenleri Yüce Allah’a havale ediyorum.
*** *** ***
İslami inanca göre Nuh tufanının 10’uncu günü Nuh peygamber, elinde kalan son malzemelerle bu yemeği yapmıştır. Bizim 365 günlük takvimimize göre de her sene günü değişir, bu yıl 25 Ekim muharrem ayının birinci günü ve dolayısıyla Hicri olarak yeni yılın ilk günüydü.
Muharrem ayının 10’uncu günü olan 3 Kasım ise Aşure günüdür.
NOT: Ailemizde aşûre yapıp komşulara dağıtma geleneği hâlâ devam ediyor. Yalnız bu sene Gönüldaşım aşûreyi özellikle 2 gün önceden yaptı.
AŞÛRE GÜNÜNÜZ MÜBAREK OLSUN!
2562